Mardin 1 Şubesi

Türkümüz Dünyayı Kardeş Bilendir

        Mardin Öğretmenevi’nde Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Ali Yalçın’ında katıldığı genişletilmiş divan toplantısı düzenledik. Toplantıya Eğitim-Bir-Sen Mardin Şubesi yönetim kurulu, ilçe yönetimleri ve merkez işyeri temsilcileri katıldı.

         Geniş katılımın sağlandığı kahvaltı sonrasındaki toplantıda başta Mardin Şube Başkanı Eyyüp Değer olmak üzere bütün katılımcılar sendika , eğitim-öğretim ile ilgili problemler , barış süreci gibi pek çok konuda değerlendirmelerde bulunarak bu konularda çözüm önerilerinde bulundular.
Eğitim-Bir-Sen Mardin Şubesi Başkanı Eyyüp Değer; Bir sivil toplum örgütüne nasıl katılabilirim ve bu sivil toplum örgütü için ne yapabilirim anlayışının geliştirilmesi gerektiğini ifade etti. Bu anlayış, toplumun yolsuzluklardan kayırmacılıklardan, kirlenmişliklerden, yoksulluklardan kurtulmasını sağlayan anlayıştır. Fertler; hak ve özgürlüklerini korkusuzca güvenlik içerisinde kullanamıyorsa hukuk devleti dolayısıyla demokrasi eksik olacaktır. Sivil toplum örgütleri bunların ölçüsüdür. Sivil toplum örgütleri içerisinde sendikalar en ön sıradadır.’ Dedi.

         Değer sözlerini şöyle sürdürdü; “Hiç kimseye kimliğinden, cinsiyetinden, dininden, mezhebinden ve siyasi görüşünden dolayı ayrım yapılmadığı, artık devlet eliyle köylerin yakılmadığı, hiçbir ırk, dil ve rengin inkâr edilmediği, yok sayılmadığı, baskının, şiddetin ve asimilasyonun son bulduğu , herhangi bir ideolojinin dayatılmayıp devletin tek tip vatandaş üretim merkezi olmadığı, İnancının gereği olan kıyafetinden  bilimsel, özgürlükçü, demokratik ve evrensel olması gereken üniversitelere giremeyen öğrencilerin olmadığı, kamusal alan yalanının son bulduğu , millet iradesinin üstünde hiçbir gücün olmadığı , darbe dönemlerinden kalma bir anayasa değil, mutabakat sonucu sivil ve özgürlükçü bir anayasanın olduğu bir ülke hayal ediyorum” dedi.

Eğitim-Bir-Sen Mardin Şubesi Başkanı Eyyüp Değer;  “Bir ülkenin muassır medeniyet seviyesine çıkmasının ancak eğitimle olacağı, bunu sağlayanın da  eğitim çalışanlarının olduğunun bilinmesini bu anlamda eğitim çalışanlarının özlük ve sosyal haklarının korunduğu , mesleki itibarının korunduğu , yargının hak ve adaletten uzaklaşıp kaosa hizmet etmediği , İnsanlarının ve yönetiminin bölünme fobilerinden kurtulup memleketin bütün vatandaşlarına eşit ve adil davrandığı , İnsan hak ve hürriyetlerinin korunduğu ve teminat altına alındığı , Evrensel ortak değerlerin önemsendiği ve insanca yaşamanın gerçekleştiği bir ülke istediklerini bunun için de özellikle son zamanlarda barış adına atılan adımların kendilerini ve bölge halkını heyecanlandırdığını , umutlandırdığını , hatta geleceğe dair daha güzel hayallerin kurulduğunu bunun için de kanın durması için yapılacak her türlü çalışmaya Mardin Eğitim –Bir-Sen olarak sonuna kadar destek vereceğiz” diyerek sözlerini tamamladı.

         Sonrasında söz hakkı alan Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Ali Yalçın, Sendikacılığın tarihimizdeki irfan sahibi , erdemli insanların bulunduğu Hılful Fıdul’un misyonuna uygun bir şekilde haklının hakkını gözeten, haksızlıklarla mücadele eden bir anlayış olduğunu belirterek Rahmetli Mehmet Akif  İnan’ın bu anlayışla yola çıkarak sendikacılığa başladığını ifade etti.

          Yalçın, Problemlerin dişlilerinin arasına sıkışmış insanların, mağduriyet yaşayan öğrencilerin, çok alakasız konularda bile insanlarda kim bana yardım edebilir düşüncesi oluştuğunda bile ilk akıllara gelenin Eğitim-Bir-Sen olduğunu , onun için ilk çıkış noktamız ile bugün geldiğimiz durumun örtüştüğünü asla ayrı düşmediğini görüyoruz. Rahmetli M. Akif İnan bu hareketi başlatırken bu geniş yelpazeyi ‘Türkümüz dünyayı kardeş bilendir gökleri insanın ortak tarlası’ diye dizeleştirdiği o mefkure toplumun bütün kesimlerini kucaklamayı amaçladığını söyledi.

         Yalçın  sözlerini şöyle sürdürdü; " Geçmişte Türkiye’nin şöyle bir gerçeği vardı ki yüzde beşlik bir kesim hariç dili , dini mezhebi ne olursa olsun yüzde doksan beşinin mağdur ve mazlum olduğunu söyleyen Yalçın, bu yüzde beşlik kesimin hükmedişinin sebebi örgütlü olmalarından kaynaklandığını bu vesileyle bu yüzde beşlik kesim toplumu hem sömürdüğünü hem de toplumu asimilasyon politikalarıyla inkar ve baskı altında tuttuğunu , kendilerini kabul ettirmek için de  kimine irtica, kimine mürteci ,kimine gerici, çoban kafalı diyerek kendi gibi düşünmeyenleri itibarsızlaştırma gibi bütün argümanları kullanıp onları ötekileştirme yoluna gittiklerini söyledi. Onun için toplumda kendi kişiliğini bulamama bir başkası gibi olma hasletlerinin temelinde bu baskılar yattığını ancak; yüzde doksan beşlik kitlenin örgütlenmesinden ve beraber ortak enerjinin kullanmasından geçtiğini bildiklerini söyleyen YALÇIN , tıpkı Üstad Bediüzzaman’ın dediği gibi üç tane bir’i alt alta toplarsan üç edeceğini fakat yan yana koyarsanız ve aynı hedefe yönlendirirseniz yüz on bir edeceğini söyleyerek örgütlü olmanın önemini ifade ederek o dönemde yaşadığımız temel sıkıntının işte burası olduğunu, toplumun kantonlar biçiminde gruplara ayrılarak hedefe ulaşamayacağını söyledi.

             Eğitim ile ilgili konulara da değinen Yalçın : ‘Hükümet, istihdamda güçlük çekilen dezavantajlı yerlerde personeli tutabilmek için farklı ücret uygulayıp oralarda çalışmayı cazip hale getirmek yerine rotasyonla memuru muzdarip hale getirmektedir. Nimet-külfet dengesi sağlandığında, bu yerleşim yerlerinde çalışan bazı meslek gruplarına uygulanan mali özendirme yaygınlaştığında, sorun kendiliğinden gündemden düşmüş olacaktır.  Onun için Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen ailesi olarak hükümeti uyarıyor ve 2,5 milyonun üzerindeki kamu çalışanının tedirgin edilmesine, huzurlarının kaçırılmasına ve tarihin en büyük kavimler göçüne şiddetle hayır diyoruz.’ Dedi.

Genel Başkan Yardımcısı Ali Yalçın: “Hükümetin ses vermemesi üzerine sesimizi yükseltme adına bir ayda ‘Özgürlük İçin 10 Milyon İmza’ kampanyası düzenledik ve 2011 genel seçimlerinde ana muhalefet partisinin aldığı oy oranından bile yüksek olan 12 milyon 300 bin imzayı toplayarak bir Türkiye rekoruna da imza attık. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde aynı zamanda kadın ayrımcılığına da isyan anlamına gelen 12 milyon 300 bin imzayı hükümete teslim ettik. 8 Mart’ın sembolik anlamına uygun bir cevabın gelmemesi ve hükümetin iradesini ortaya koymaması sonrası her biri bir dilekçe gibi irade beyanı yansıtan imzaların arkasındaki kararlılığımızın da gereği olarak, ‘ferman padişahınsa dağlar bizimdir’ deyip sivil itaatsizlik’ eylemimizi başlattık. ‘Kamusal Alan’ yalanına son vermekte ısrarlı, eylemimizde ise sonuna kadar kararlıyız” diye konuştu.

Son zamanlarda başta bölgemiz olmak üzere bütün memleketi ilgilendiren barış sürecine de değinen Yalçın, “Demokrasinin, milli egemenlik ve kardeşlik temalı milli birlik; aynı coğrafyayı ülke olarak gören insan topluluğunun temel asgari müşterekleri olduğunu,  çözüm sürecinin etnik tema yerine insan hakları, insan onuru ve ifade özgürlüğü esas alınarak yürütülmesinin önemine dikkat çekti. Demokratikleşme adına adımlar sağlam atılırsa ülkemizin siyasi, ekonomik ve sosyolojik sorunlarının kendiliğinden çözüleceğini , milli birlik ve beraberliğe (kardeşliğe) yönelen bütün tehditlerin el birliğiyle ortadan kaldırılmasının ,topluma hizmeti kendine şiar edinmiş sosyal hukuk devletini ortaya çıkarmakla olacağını” söyleyerek sözlerini tamamladı.