Mardin 1 Şubesi

İnsan hakları evrensel beyannamesi evrensel yalannamesine dönüşmesin

Eğitim-Bir Sen Mardin Şube Başkanımız Eyyüp Değer, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü vesilesiyle yazılı açıklama bulundu. Değer açıklamasında;

"İnsan Hakları Milletlerinin Beyannamesi'nin Evrensel Birleşmiş'de 69 yıl geçti. Bunca zaman sonrasında 'insan' ve 'hak' kavramı, bütün dünyanın korunma olanı, tarihte eşine rastlanmadık çoklukta ve sistematik olarak hak ihlalleri yaşanmaya devam ediyor. BM safra engel olmamakta, olamamaktadır. BM'nin haksızlıkları kınamaktan bile aciz görünmesi 'İnsan Hakları Günü'nü daha anlamlı kılmaktadır.

Dün medeniyetin en temel ilkesi olan insana saygı noktasında kısmen var olan ümitler, bugün başta ABD olmak üzere, kimi güçlerin adeta dünya barışını sabote etmek için pervasızca izledikleri insan haksızlıklarına günanın politikaları sebebiyle yerini kaos beklentisine bıraktır. Bu sorumsuz, duyarsız politikalar sonucu, beklenen kaosun küresel ölçekte görülmemiş insani sefalet ve trajedilere yol açıacağı kaygı ve korkusu yasaktır. Herkes, kuruluşu, bazı devletler, hiç olmazsa bir dünya için yaşanabilir, insan haklarını kayıtsız şartsız, samimi olarak korumanın gerekli başat değerine yeniden canlı ve etkin kılmalıdır "dedi.

Değer;

Birey veya toplum olarak, dili, dini, cinsiyeti, coğrafyası ne olursa olsun insanın asgari seviyede bile olsa saygı görmesi ve göstermesi medeniyet ve demokrasinin en temel ilkesidir, öyle doğrusu. Aksi hâlde, hayat hakkı tanınmayarak ötekileştirilen insanlara duyulan hasis duyguların şiddete yönelmesi, kimse için iyi sonuçlar doğurmaz, doğurmamıştır

Insan hakları, insanlığın ürettiği veya benimsediği ortak değerdir. Barış ve huzurun evrensel ölçekte yaygınlaşma kazanması, bu değerin varoluşumuzun ortaklaşa zemini ve paydası olarak yaşanır kılınlaştır bağlıdır. Medeniyet tasavvurumuz içinde biz insan haklarını veroluşun zorunlu şartı görürüz. İnsan, temel haklarına doğar doğmaz sahip olur. Hakkındaki ayrımında ve onu koruyamayacak zafiyet için bile dudağım, onları koruyup gözetmek için diğer insanların görevidir.

İnsan Hakları Beyannamesi'nin küresel ve en üst düzeydeki koruyucusu olması gereken Birleşmiş Milletler'in, insanın koruyan ilkelerinin kalmadığına dehşetle şahit olmak, hüsran ve hayal kırıklığını arttırmak, artırmaktadır.

Dün yalandan da olsa insan hakları söylemi, kimi ihlallerin önünü alıyor, kısmi bir rahatlamaya, kısmi bir güvene imkân veriyordu. Bugün BM, felsefesine, amacına, işlevine yabancılaşmıştır. İtibarını, güvenilirliğini yitirmiştir. Daha da vahim olanı, bu kurumun, kitlesel katliamlar yaratıcı siyasi, ideolojik güç odaklarının neredeyse emrine girmiş olmasıdır. Öyle ki BM, haklılığıyla değil, silah üstünlüğüyle egemenlik kurmak isteyen süper güçlerin, haksızlıklarına hizmet eder olmuştur. Kan ve ölüm deryasında büyük katliamlara uğrayan insanların kitlesel trajedileri yanında, fikir suçları, yıldırma, şiddet, özellikle kadına şiddet, seyahat, eğitim, bilgilenme gibi hakların takibi ve unutulan. Insanların anne, baba, kardeş ve çocukları, bütün aileleri, hatta vatanları ellerinden alınıyor. Çocuk istismarı, organ ticareti,

BM gözlemci ve görevlileri artık kitlesel boyut kazanan hak gaspları karşısında seyirci bile değil, adeta organizatördür. Dün Srebrenitsa'da katliama ortaklığı, bugün Gazze'de, Halep'te, Arakan'da yıkım ve kıyıma sessiz kalması ve oğlu olarak Siyonist lobilerin sıkııştırmasıyla ABD Başkanı Trump'ın Kudüs'ü İsrail'in başkenti ilan edip, büyükelçiliği buraya taşıma kararına tepkisizliği , Birleşmiş Milletler'in artık işlevsiz, bir yığın bir örgüt olduğu ortaya koymuştur.

Oysa Kudüs, binyıllardan beri kadim kültürlerin, farklı dini inanç mensuplarının bir arada yaşanmış barışın güçlü sembolü. Bu şehir insanlığın ortak zengin birikimi adına korunmalı, çatışmaların kucağına terk edilmemelidir. Bu mübarek şehir, kendinden olmayanı yok etmek için acımaski saldıran siyonizmin azgın zorbalığına terk edilemez, yapılmadı. BM, birlikte yaşamayı mümkün kılacak değerlere ve inançlara saygı adına, şimdiden acı ve ızdıraplara yol açan bu karara safra karşı çıkamamış, mazlumlara karşı zalimlerle iş birliği rolü üslenmiştir. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi 'yalannameye' dönüşmüştür "diyen değeri açıklamasında son olarak;

"Eğitim-Bir-Sen, inanç, din, sınıf ayrımı gözlemsizin, devredilmez, vazgeçilmez temel insan haklarını, korunması ve yaşatılması zorunlu medeniyet değerleri olarak telakki ediyor, bütün haklarıyla insana saygılı bir medeniyet ikliminde insanlığın tekrar soluklanmasını diliyoruz. Günümüzde ideolojik zalimliğe teslim olmuş siyasal güç odaklarının milyonlarla ifade edilen kitleleri perişan etmelerine rağmen 'insan hakları'nın bütün insanlığın temel tepki ve tutumunu belirleyen ana bilinç ve değer olduğuna inanıyoruz.

Haksızlıklara karşı güçlü, kararlı tepkimizi her zaman göstermeye devam edeceğiz "dedi.