Açıklamasına, İnsanlık tarihine yeni utanç sayfaları eklenmesin" sözleriyle başlayan Değer, 16 Mart 1988’de Halepçe’de nefes alan her canlı hayatından olduğunu belirterek, “Bugün, Halepçe’ye benzer katliamlar dünyanın çeşitli bölgelerinde ve özellikle İslam coğrafyasında devam etmektedir. Halepçe’nin bugünkü adı Halep’tir, Suriye’dir. Suriye’de, Halepçe’den çok daha büyük kıyımlar yapılıyor” dedi.
‘16 MART 1988’DE HALEPÇE’DE NEFES ALAN HER CANLI HAYATINDAN OLDU’
Bugün, 20. yüzyılda tüm insani değerlere karşı olarak geliştirilen en korkunç vahşetlerden biri olan “Halepçe Katliamı” nın 29. yıldönümü. 16 Mart 1988’de Irak’ın Halepçe kentinde savunmasız ve masum insanlar, Hiroşima ve Nagazaki’den sonra gerçekleştirilen en korkunç kitle imha saldırısının hedefi olmuş; çoğu kadın, yaşlı ve çocuk 5 bini aşkın kişi hayatını kaybetmişti. Halepçe’deki çocuklar “elma kokusu”na koşarken aslında koştukları ölümün ta kendisiydi. Bu vahşi saldırı, tüm insani değerlere olduğu gibi, özü itibariyle doğaya ve bütün canlıların hayat hakkına da yönelikti aslında. Çünkü 16 Mart 1988’de Halepçe’de nefes alan her canlı hayatından oldu.
‘KİMYASAL SİLAHLARI BU ZALİMLERİN ELLERİNE VERENLER DE SUÇLUDUR’
Kimyasal silahlar Halepçe'yi ölüm tarlasına çevirirken, bu katliamı yapanların yanında, katliama seyirci kalan, kimyasal silahları bu zalimlerin ellerine verenlerin de suçlu olduğunu kaydeden Değer, “Zulümde Birleşmiş Milletler, Amerika ve Avrupa gibi vicdan yoksunları bu zulümlere geçmişte sessiz kaldığı gibi, bugün de sessizliğini devam ettirmektedir. Suriye’de nifak tohumlarını eken Avrupa ve Amerika, milyonlarca insanın yerinden olmasına sebep olmuş, ancak medeniliği ile övünen aynı Avrupa, göçmenlere insani olmayan muamelelere maruz bırakmaktadır.” şeklinde konuştu.
Savaşa, katliamlara, baskı ve zulme hep karşı olduklarını, bundan sonra da karşı olmaya devam edeceklerini dile getiren Değer, “Zulüm kimden gelirse gelsin, kime karşı yapılırsa yapılsın, biz hep haklıdan ve mazlumdan yana olacağız. Halepçe’de katledilenleri rahmetle anıyor, dünyanın neresinde olursa olsun ve zulüm nereden gelirse gelsin karşısında durmaya ve mücadele etmeye devam edeceğiz. Temennimiz, bölgemizde de yaşanan çatışmaların, ölümlerin bir an önce son bulması; barışın, huzurun ve uhuvvetin bu topraklarda neşvünema bulmasıdır” ifadelerini kullandı.