Bir asır önce, 20. Yüzyılın başlarında, ümmet coğrafyasını önce işgal, sonra da talan eden emperyalist güçler, tam yüz yıl boyunca bize büyük bedeller ödettiler. Bize dayattıkları askeri ve sivil dikta rejimleri ve iç savaşlar sonucu büyük ekonomik, siyasi ve beşeri krizler yaşattılar.
Yüz yıl sonra, toparlanmaya çalışan İslam âlemine bir yüzyıl daha kaybettirmek için emperyalist güçler tekrar İslam coğrafyasına çekirge sürüsü gibi üşüşmeye başladılar. Fiilen müdahale ettikleri (Afganistan, Sudan, Libya, Irak, Yemen ve Suriye gibi) topraklarda iç savaşın fitilini tutuşturdular.
Güçlü ve istikrarlı bir hükümetin olduğu Türkiye’de ise, doğrudan müdahale zeminini bulamadıkları için ‘vekâlet savaşını’ başlattılar.
Bu vekâleten savaşın en kullanışlı malzemesi de Terör örgütleridir.
Son dönemde artan terör, öncelikle istikrarımızı, huzurumuzu, büyümemizi, iddiamızı ve duruşumuzu hedef almaktadır.
Ancak ülkemizde artan vahşi terör eylemleriyle hedeflenen sadece 80 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı değildir. Hedef Suriye’nin mazlumlarını, Filistin’in direniş kahramanlarını, Mısırın çalınan meşru iradesini ve zulüm sistemine karşı kıyam eden bütün halkların ümidini ve cesaretini kırmak, onları himayesiz bırakmaktır.
Nerede, ne zaman patlayacağı belli olmayan bombalarla birileri bizi bıktırmak, korkutmak ve panikletmek istiyor. Oysa buradan bütün dünyaya verdiğimiz mesaj çok açıktır;
Bizler korkmayacağız, dağılmayacağız ve meydanları kötülere bırakmayacağız. Huzurumuza kast eden şer odaklarına teslim olmayacak, fitne ateşini tutuşturanlara asla alet olmayacağız.
Bomba yüklü araçlarla, yollara-sokaklara yerleştirilen patlayıcılarla ve çocukların bedenlerine sardığınız bombalarla giriştiğiniz intihar saldırılarıyla bu halkın ancak nefretini ve öfkesini kazanırsınız.
Oysa halkımız ölmek de, öldürmek de istemiyor.
Ey ölüm kusan makinalara dönüşenler; kime hizmet ettiğinizi bir an düşünün! Zarar verdikleriniz ülkeniz, anneniz, babanız, kardeşiniz ve bacılarınızdır. Kar edenler ise, bu coğrafyanın insanlarına ve inancına düşman olan kıtalar ötesi ecnebiler ve sömürücülerdir.
Şiddet ve terörü kullanan ve kullandıranlar, tüccarlarımızın iflas etmesini, turizm tesisleri ve otellerimizin kapanmasını, halkımızın başka yere göç ederek muhacir olmasını ve bölgenin yaşanamaz kılınmasını istiyorlar.
Bu vesileyle, buradan bütün Türkiye kamuoyuna çağrıda bulunuyoruz; hangi bölgemizde, hangi ilimizde terör saldırısı olursa, teröre inat orada daha çok bulunarak, oraya daha çok yatırım yaparak ve orayı daha çok sahiplenerek oyunlarını bozacağız.
Patlatılan her bomba, öldürülen her bir can bu millete ihanettir. Hainler ise asla iflah olamayacaktır.
İslam dünyasını kasıp kavuran ve müslümanı müslümana kırdıran fitne ateşinin en büyük malzemesi milliyetçilik ve mezhepçiliktir. Silahlandırdıkları çeteler, kurdurdukları örgütler ve yetiştirdikleri ajanlar üzerinden büyük suikastler ve provakasyonlara yeltenenleri milletimiz çok iyi tanımaktadır.
Gezi olaylarını, 6-8 Ekim vandalizmini ve 15 Temmuz darbe girişimini kimlerin yaptığını, hangi dış mihraklar ve içerdeki işbirlikçiler tarafından tezgâhlandığını milletimiz derin basiretiyle fark etmiş ve asil duruşuyla da gerekli cevabı vermiştir.
Bugün İslam coğrafyasında enerjimizi içerde heder eden mezhepçilik ve milliyetçilik fitnesine karşı en büyük cevabımız kardeşliğimizi pekiştirmektir. Daha çok kardeşlik, daha çok muhabbet ve dayanışma ile milletimiz bu fitne ateşini de söndürecektir.
Ey fitne odakları; maskeniz düşmüştür. Lanetli çehreniz ve iğrenç planlarınız deşifre olmuştur. Bizim dilimizi, bizim kavramlarınızı konuşarak, suret-i haktan görünüp bizi artık aldatamazsınız.
Bir daha bizi bölemeyecek ve birbirimize kırdıramayacaksınız.
Ey küresel şer odakları ve ey İslam coğrafyasına çöreklenen doyumsuz sömürgeciler;
Türkiye, Suriye ve Irak olmayacağı gibi, Mısır gibi de olmayacak. 40 yıldır özenle beslediğiniz FETÖ nün akibeti ne olduysa, DAİŞ’in, PKK’nin de akibeti aynı olacaktır.
Bu millet, kimin ıslah edici, kimin de ifsad edici olduğunu çok iyi bilir.
Bu millet, kimin yıkıcı ve kimin de yapıcı olduğunu da çok iyi iyi tanır.
Huzur ve kardeşliğimizin en büyük teminatı; milletimizin, kalbinde bir volkan gibi taşıdığı imanıdır. Bu imanı hiçbir güç boğamayacak, istiklalimizin nişanesi olan bayrağımızı indiremeyecek, huzur ve kardeşliğimizi bozamayacaktır.
Batılı ülkeler ve güçler sömürmek için, petrol için, talan etmek için ümmet coğrafyasını işgal edip geriye kan, gözyaşı, sefalet, yıkım ve iç savaş bıraktılar.
Türkiye ise; yaralarını sarmak için, karınlarını doyurmak için ve iç savaşlarını bitirmek için kardeşlik ve merhamet seferberliği başlatmıştır.
Bugün milyonlarca mazlum Suriyeli, Iraklı, Filistinli ve Afganistanlı muhacir kardeşimiz ülkemizde insanca ağırlanmakta, Mardin’imizde de hala 60 bin civarında Suriyeli kardeşimiz barınmaktadır.
Türkiye’nin bu insani ve onurlu duruşunu hazm edemeyenler, doğrudan yapamadığı saldırılarını vekalet verdiği terör örgütleriyle yapmaktadırlar.
Ama başaramayacaklar… Ey caniler başaramayacaksınız!
Kardeşlik zamanıdır bugün; gün muhabbet ve yardımlaşma günüdür,
Birbirimize sarılma ve selamlaşmayı sıklaştırma günüdür.
Ve gün, fitne odaklarına malzeme taşıma değil, tefrika ateşini ittihad suyu ile söndürme günüdür.
Eğer bugün saflarımızı sıkıştırmazsak, eğer bugün beraberlik içinde davranmazsak ve eğer bugün ülkemizi sahiplenmezsek; yarın (Allah muhafaza) hepimiz batının çöplüğündeki kırıntılara muhtaç ve mahkûm olabiliriz.
Asparagas ve hedef şaşırtan yalan haberlere itibar etmeyecek ve ülkemize düşmanlık edenlere prim vermeyeceğiz.
Küresel ihanet şebekesinin kararttığı 15 Temmuz gecesini milletimiz el-ele, gönül-gönüle nasıl aydınlığa çevirdiyse; bu zorlu günleri de aydınlık yarınlara çevirecektir inşallah.
Bu nedenle ümitsiz olmayacağız, karamsar olmayacağız, telaş ve kargaşa içine girmeyeceğiz.
Sırtını, kıyama durmuş kalesine dayanıp, bereketli Mezopotamya ovasını temaşa eden Mardin’den dünyaya bir kez daha sesleniyoruz;
Bu ümmetin yetimlerine kucak açan, mazlumlara güvenli bir liman olan ve özgürlükleri için direnenlere umut olan ülkemizi kimseye yem etmeyeceğiz.
Bu vesileyle; Huzurumuzu bozmaya çalışan ve kardeşliğimizi hedef alan bütün eylemleri ve işbirlikçilerini şiddetle kınıyoruz.
Birlik, beraberlik, kardeşlik ve dayanışma içinde daha müreffeh, daha huzurlu ve daha aydınlık yarınlara hep beraber ulaşmak dileğiyle.